Eskiler bu dünya etme bulma dünyası derlerdi. Yani başına istenmeyen bir şeyin gelmesini istemiyorsan yapma, etme aynısını veya bir benzerini hayatında yaşarsın, bulursun. Tersinden düşünecek olursak nahoş şeylerin hayatında, nefsinde yaşamak istiyorsan istediğini yap et karşılığını bulacaksın demektir.
Evet bu Dünya etme bulma dünyası öbür dünya ise etme görme dünyasıdır. Çünkü orada her şey daha iyi bir şekilde görülecektir.
Bu konuda rabbimiz Tekasür süresinde Kıyamet gününü ve Cehennem için “Hayır yakında bileceksiniz! Yine hayır! Yakında bileceksiniz” (Tekasür 3.4.) buyuırmaktadır. Eninde sonunda herkes yaptığının karşılığını her iki cihanda görecektir. Şair in dediği gibi “Beşer zulm eder Kader adelet yapar.
Rivayet edilir ki
Behlul Dana bir gün Harun Reşit den vazife ister.
Halifede ona Çarşı Pazar ağalığı (denetimini ) verir.
Bunun üzerine Behlu Dane hazretleri hemen işe koyulur.
İlk olarak bir Fırına gider birkaç ekmek tartar maalesef hepsi gramajından noksan gelir.
Fırıncıya dönerek.
Hayatından memnumsun, geçine biliyor musun çoluk çocuğun sana itaat ediyor mu durumun nasıl gibi sorular sorar.
Adam ne yazık ki bütün sorulara olumsuz cevap verir.
Bunun üzerine bizim çiçeği burnun da çarşı ağası bir şey demeden oradan ayrılarak başka bir fırına geçerek orada da birkaç ekmek tartar ve görür ki burada bütün ekmekler gramajından fazla geliyor, aynı soruları bu fırın sahibine de sorar ve her soruya olumlu cevap alır.
Bundan sonra başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşidin huzuruna çıkar. Ve yeni bir vazife ister.
Harun Reşit ise haklı olarak Behlul daha sana yeni vazife verdik ne çabuk bıktın der.
Behlul meseleyi şöyle açıklar.
Ey Müminlerin Emir i çarşı Pazar ağası varmış benden önce ekmekleri ve vicdanları tartmış buna göre herkes hesabını ödemiş.(kötüler
Cezalandırılıp iyilere de mükâfatlandırılmış) yani Hak yerini bulmuş bu yüzden bana ihtiyaç kalmamış der.
Ne diyelim beşer zulüm eder kader Adalet yapar. Herkes bildiği gibi hareket etsin varsın çarşı ağaları da görevlerini yapmasın. Görünmeyen çarşı ağası görevini çok iyi yapıyor.
Şunuda hatırlatacak olursak insanların başına gelen her felaketten dolayı acaba ne yaptı ki başına bunlar geldi diyemeyiz. Peygamberlerin çeşitli bela ve musibetlere maruz kaldığını bilmekteyiz. Onlar ne yaptılar ki buldular Bu dünyanın bir İmtihan dünyası olduğunu unutmamak lazım.
Yine arif insanlar derlerdi ki ha geldik ha gidiyoruz ne anladık ki insana kalan bir insanlık oda bizde yok. İyi iyiliğini yapar kötü kötülüğünü yapar. iyi kendine kötü de yine kendine yapar. Asalında hiç kimse kimseye bir şey yapmaz ne yaparsa kendine yapar. Bundan dolayı Hz. Ali (R.A.) „Ben hiçbir insana ne iyilik yaptım nede kötülük ne yaptıysam kendime yaptım” demektedir.
Onun için derler ki İnsanın kendine yaptığı iyiliği hiç kimse yapamaz. Ve yine insanın kendisine yaptığı kötülüğü hiç kimse yapamaz. Her kim ne yaparsa kendisine yapar en sonunda Rabbimizin Zilzal Suresinde buyurduğu gibi
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemisse onu görür.” (Ez-Zilzal) buyurmaktadır.
Bütün bunlardan dolayı bir insanın Nefsi kendisi için sevip istediğin şeyi başkaları için istemesi lazım , ve yine bir insanın nefsi kendisi için sevip istemediği şeyi başkaları içinde istememesi lazım . Ve nitekim Sevgili Peygamberimiz bu konuda “Herhangi biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikce (tam) iman etmiş olmaz.” (Buhari,Müslim.) buyurmaktadır.
Kısa ve öz olarak herkesin hakkına ve hukukuna riayet etmek gerekir. Yani bu günkü tabirle angajman kurallarına uymak gerekmektedir.
Bir Arap atasözünde “Men dekka dukka” Çalma kapımı çalarlar kapını, kötülük eden kötülük bulur, bugün bana yarın sana.. Yani başkasının kapısını çalma başkasıda senin kapını çalar. Yani çalma çalınırsın- etme bulursun. Ne yaparsan yap en sonunda yaptığın şey gelir bulur seni.
Onun içinde etme bulma dünyası demişler…
Saygilarimla
Ismail Kilic