“Ey İman edenler, seslerinizi Peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın. Birbirinize bağırdığınız gibi Peygambere bağırmayın. Yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider.” (Hucurat:2.)
Bu Ayeti Celile indikten sonra Hz. Sabit ibn-i Kays Mescidi Nebeviye uğramaz olur. Peygamber Efendimiz Hz. Sabiti sorduğunda sahabeden bir zat: „Ey Allah’ın Elçisi! Onun durumunu öğrenip sana haber getirim.“ diyerek gider.
Hz. Sabiti evinde başını önüne eğmiş düşünceli bir halde bulur.
„Ey Sabit nasılsın? Seni düşündüren şey nedir?“ diye sorduğunda Hz. Sabit: „Çok kötü! Ben gür sesli birisiyim. Sesimi Resulullah’ın sesinden yüksek çıkardım! Resulullah’ın yanında yüksek sesle konuştum. Amellerim boşa gitti! Ben Cehennemliklerden oldum…“
Durumu öğrenip gelen sahabe meseleyi Resulullah’a arz ettiğinde, Efendimiz: “Ona (Sabit ibn Kaysa) git ve söyle; buyurdular sen Cehennemlik değilsin, bilakis Cennetliksin.” (Buhari- Muslim) diye müjdelemiştir.
Hz. Enes (R.A.) der ki Onu (Hz. Sabit) aramız da yürüyen bir Cennetlik olarak bilirdik.
Yemame günü olduğunda (Yemame savaşında ) bizde bir ara dağılma ve çözülme olmuştu.
Sabit ibn Kays ibn. Şemmas ölümü o gün hiçe sayıyordu.
Kefenini giymiş olduğu halde geldi! Ölüme meydan okuyarak şöyle haykırıyordu: „Arkanızda gelenlere ne kötü örnek oluyorsunuz! Biz Resulullah (S.A.V.) ile birlik de savaşırken böyle savaşmıyorduk!“ dedi ve ölünceye (şehit oluncaya) kadar savaştı.
Yemame Harbi Hz Ebu Bekir (r.a.)’in Hilafeti döneminde Hicretin on birinci yılında vuku bulmuştur. Yalancı Peygamber Müseylemetül Kezzab ve taraftarlarıyla yapılan bu savaşta, ordu komutalığını Hz. Halit bin Velid yaparken Sabit ibn-i Kays Ensar’ın Alemdarlığı (bayraktarlık)’nı yapıyordu. Müslümanlar bu savaşda Kurrada ve sair Ashap dan 450 Şehit vererek galip gelirken Müseyleme tul Kezzap ( Yalancı Peygamber) Hz. Hamza’nın katili olan Vahşi tarafında öldürüldü. Taberinin rivayetine göre Sabit ibn Kays şehit düştüğünde üzerin de kıymetli bir zırh vardı, bu Zırh çalınıyordu.
Hz. Sabit askerlerden birisinin rüyasına girerek ona: „Zırhım falan yerde, ocakda, çömleğin için de saklıdır. Onu orada al“ diyerek ve zırhın bedelinin sarf ve istimali hususunda, bir takım vasiyetler de bulunur.
Ve yine Tirmizi’nin ek olarak Enes bin Malikten rivayet ettiğine göre, Hz Sabit rüya sahibine: „Sakın bu bir rüyadır, diye ihmal etme! Ebu Bekir’e bildir. üzerimde filan kimsenin şu kadar kuruş alacağı vardır. Kölelerim den, filan kölelerde azattır (hürdür)!“ demiş. Hz. Ebu Bekir de bu aziz Şehidin vasiyetini yerine getirmiştir.
Öldük den sonra vasiyeti yerine getirilen Hz. Sabitten (r.a.) başka hiç kimse bilinmiyor.
(İbn Kesir. Hadislerle K. Kerim Tef.)
“Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin, hayır, onlar diridirler, ama siz farkında olamazsınız.” (Bakara. 154.)
“Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma, hayır (onlar) diridirler, Rableri katında rızıklanmaktadırlar.” (Al-i İmran. 169.)
Tüm aziz Şehitlerimizin ruhu şad olsun…
Cenabı Hakk (c.c.) şefaatlerine nail eylesin İnşaallah.
Selam ve Dua ile…