Güzel Ahlak denince aklımıza sevgili Peygamber Efendimiz gelmektedir, zira sahih bir hadisi şerif de Hz. Aişe annemizin belirttiği gibi O nun ahlakı Kurandı. (Müslim, 746. Ebu Davud, 1342.)
Alemlerin Rabbı olan Cenabı Hak kutlu Elçisini Alemlere Rahmet olarak göndermiş, (Enbiya. 107.) ve Onu Kuranda Güzel Ahlak ile övmüş “Ve sen elbette yüce bir ahlaka sahipsin.” (Kalem.4.) buyurmuştur.
Burada Sevgili Peygamberimizin Güzel Ahlakından kısaca birkaç örnek verecek olursak.
Fahri Kainat Efendimiz (s.a.v.) kimseyi incitmez di:
Bu konuda sevgili Peygamber Efendimiz “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, Ahmed b. Hanbel,) buyurdu. Kuranda “Ve sen elbette yüce bir ahlaka sahipsin.” (Kalem.4.) bu hususu teyid etmiştir.
Peygamberimize yakınlığı ile bilinen Enes Bin Malik anlatıyor: Allah Resülüne 10 yıl hizmet ettim bana hiç öf demedi.
Yaptığım bir şey için bunu niye yaptın, yapmadığım bir şey için de bunu niye yapmadın demedi. Çün kü O yine Enes b. Malik’in ifadesiyle „İnsanların en güzel ahlaklısı idi.“ (Müslim.)
Allah Resulü (s.a.v.) zengin fakir ayrımı yapmazdı:
Peygamberimizin insanlarla münasebetlerin de dikkat çekici yönlerinden biride kesinlikle zengin fakir ayrımı yapmazdı.
Onun nazarında zengin-fakir, büyük-küçük, efendi-köle, herkes eşitti.
İslamın ilk yılların da Peygamberimizin çevresin de genellikle gençler ve fakirler bulunuyordu. Ve onların gelecekte nasıl bir inkılap gerçekleştirecekelerini biliyordu ve onları öyle yetiştiriyordu.
“Fakirleri kollayıp gözetiniz. Aranızdaki zayıflar sâyesinde Allah’dan yardım görüp ve rızıklandığınızdan şüpheniz olmasın.” (Ebû Dâvûd ) buyurmuştur.
İki Cihan Serveri Vefalı idi.
Yıllar sonra Mekke fethin den sonra süt annesi Halime geldiğin de üstüne oturması için ridasını sermiş ve ona hürmet etmiştir.
Süt kardeşi Abdullah gelince de ayağa kalkmış ve onuda elbisesinin üzerine otutmuştur.
Yine Hevazin esirleri arasında getirilen süt kardeşi Şeymaya da ikramda bulunmuş, onunla ilgilenmiş. „İstersen burada yanımda kal, istersen seni kavmine göndereyim“, O da kavmine dönmek istediğin de hediyeler vererek uğurlamıştır.
Beyan Sultanı (s.a.v) Misafirine İkramda bulunurdu:
İbni Sadın kaydettiği bir rivayete göre Ebu Hureyre (r.a.) Resulullah da aç kalıyordu, diye bahsedilince, Arec bu açlığın nasıl olduğunu sorar.
Yani bütün Ashabı yemiyor ona yediriyorlardı, sonra fetihler gerçeklşince bütün hazineler onun eli altıda idi, diyerek haklı olarak hayretini belirtmesi üzerine “Ebu Hureyre (r.a.) Gelip gidenin, ve misafirin çok olmasından dolayı, ve ondan hiç ayrılmayan bir gurup insanların bulunmasından kaynaklandığının, ayrıca Resulullah ın beraberinde ashabı ve ehli suffa olmadan yemek yemediğini söyler.”
Yani Ebu Hureyrenin sözlerinde Resulullah ın yemeyip yedirdiğini, adeta içmeyip içirdiğini anlamaktayız.
Resülü Efham Efendimiz (s.a.v.) çocukları çok severdi:
“Menlem yerham sağirena velem yuakkir kebirena -Küçüklerimize merhamet etmeyen büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizi.) buyurmuştur.
Modern Psikolojinin önemle üzerin de durduğu konuların başında insan şahsiyetinin çocuk yaşta itibaren oluştuğu gerçeğinin geldiğini düşünecek olursak Peygamberimizi daha iyi anlamış oluruz.
Resülü Ekrem Efendimiz (s.a.v.) İnsanların dertleriyle ilgilenirdi:
İnsanların işlerine özen göstermeyenleri ciddi birşekilde uyaran efendimiz şöyle buyurmuştur.
‘Vemen ferece an müslimin kurbeten ferrecellahu anhu biha kurbeten min kurebi yevmil kiyameh,vemen setere muslimen seterehullahu yevmel kiyameh.,
“Her kim bir müslümanın sıkıntılarından birini giderirse, Cenabı Hak buna mukabil, Kıyamet sıkıntılarında birini giderir.” (Buhari ve Müslim. Abdullah b. Ömer r.a.)
“Kim, bir müslümanın ayıplarını örtüp gizlerse, Hak teâlâ da, dünya ve ahiret de onun ayıp ve kusurlarını örter. Kul, din kardeşine yardım ettiği müddetçe, Allahü teâlâ da o kula yardım eder.” [Müslim]
“Kötülük etmeyin, ayıp araştırmayın! Kim bir müslümanın aybını araştırırsa, Allahü teâlâ da onun aybını ortaya çıkarır ve böyle bir kimse, en gizli bir yerde sığınsa bile, onu rezil eder.” [Tirmizi]
Resülü Zişan Efendimiz (s.a.v.) güler yüzlü idi:
Peygamber Efendimiz sürekli güler yüzlü idi.O hiç kahkaha atıp gülmemiştir.
-Kardeşinin yüzüne gülümsemeden ötürü sana sadka sevabı verilir..
-İyiliğin hiçbir çeşidini sakın küçümseme. Hatta kardeşini güler yüzle karşılama bile olsa, mubarek sözlerde Peygamber Efendimize aiddir.
-Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir.O size çok düşkün,müminlere karşı çok şefkatlidir,merhametlidir. (Tevbe:128.)
Allahın Resülü bütün güzel huy ve meziyetleri kendinde toplamıştı, kendileri bütün güzelliklerin timsali idi.
Nasıl olmasın onu Cenabı Hak özel vahiy mektebinde yetiştirmiş, ve yine onu özel olarak olarak bütün güzelliklerle bezeyip göndermişti.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Mekkenin Eminiydi.
Peygamberlik ile taltif edilmeden önce onu Mekeliler el- Emin diye çağırıyorlardı O na Muhammed el Emin diyorlardı.
Çünkü Peygamber Efendimiz ne Peygamberliğinden önce nede sonra hiç yalan söylememiş.
Söz verdiğinde ne pahasına olursa sözünde dururdu.
-Abdullah bin Ebi el-Amsa anlatıyor. Hz. Peygambere peygamberlik verilmeden önce, Hz. Peygamber ile bir takım ticari işler yapmış gelmemi bekle dedi gelince hesaplaşırız diyerek gitmişti.
Farkında olmadan verdiğim sözü unuttum, üç gün sonra geldiğimde, Hz Peygamberi aynı yerde beklemekde olduğunu gördüm.
Allah Resulü beni görünce Ey genç beni yordun Üç günden beri seni burada beklemekteyim dedi. (Ebu Davud)
Mekkeden medineye hicret ederken hakkın da ölüm fermanı verilmesine rağmen kendisine emanet edilen para ve eşyaların sahiplerine tevdi edilmesi için Hz. Ali yi yerine vekil olarak bırakmış, ve ona yatağıma yat korkma sana bir şey yapamacaklar, benim yanımda şu kişilerin emanetleri var, onları sahiplerine tevdi ettikten sonra, peşimden gel diye ferman buyurmuştur.
Öyle ki Mekkede o zaman can ve mal emniyeti olmadığından, veya güvenilir kişi kalmadığından, müslüman olmayan fakirler, kimsesizler, mallarını Peygamber Efendimize emanet ediyorardı, çünkü Mekkenin en emini kişisi olduğu için Peygamber Efendimizi tercih ediyorlardı.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Mekkenin Hakimiydi.
Bilindiği gibi Mekke müşrikleri kabe yapımın da hacerul esvedi yerine koyma konusunda anlaşmazlığa düştüklerin de onu hakem tayin etmişlerdi.
Bu ve buna benzer bütün güzel meziyetler O şanlı elçiye aitti çünkü O Kutlu Nebi İslam Peygamberidir.
İslam ise saten başlı başına güzel ahlaktır. sağlık sıhat ve afiyettir, eman ve emniyettir, saadet ve selamettir, rahmet ve fazilettir velhasıl bütün güzellikleri ve iyilikleri kendinde toplayan İlahi bir nizamdır.
Burada şunu da hatırlatalım ki İki çeşit İslam vardır.
1.Kuramsal İslam, yani Kuran da ifadesini bulan islam.
2.Tarihsel İslam yani Tarihte yaşanan islam.
Bu iki islamı bir birine karıştırmamak lazım.
Konuyu biraz açacak olursak, Tarihe baktığımız zaman Tarihte bazı idarrecilerin yanlışlarını görmekteyiz.
Buda İslamdan değilde o hatayı, yanlışı yapan Müslümandan kaynaklanmaktadır.
Yani tarihte yapılan bazı yanlışlar İslamı değilde o hatayı veya yanlışı yapan müslümanı veya müslümanları bağlar.
Ama Kuranda yerini bulan İslamda hiçbir hata bulunamaz bizide ilgilendiren yukardada belirttiğimiz gibi Kuramsal yani Kuranda belirtilen İslamdır.
Yoksa tarihsel yani Tarihte bazı dönemlerde islam adına yanlış uygulamalar, ne İslamı nede biz Müslümanları bağlamaz.
Zira İslam Güneş gibidir ak ve paktır, pürüzsüz ve parlaktır.
Vel hasılı kelam Peygambe Efendimi Alemlere rahmet olarak gönderilmiş Kainatın Rabbi sahibi ve maliki olan Cenabı Hakk onun hakında “Vema erselna ke illa rahmeten lilalemi –(Resülüm) Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya.107.) buyurdu.
“Andolsun ki Allah’ı (n rızasını) ve ahiret gününü (saadetini) umanlar ve Allah ı çokça ananalar için Allah ın Resulü nde sizin için, pek güzel bir örnek vardır.” (Ahzab:21)
Sevgili Peygamberimiz Alemelere rahmet olarak gönderilmiş. Güzel ahlakıyla bütün Alemlere güzel örnek olmuştır.
Allah ın izniyle Bedevi halkı medeni bir millet haline getirmiş, bu vesileyle kendinden sonra yarım asır için de İspanyadan, Buharaya İslam medeniyeti taşınmış, oradanda bütün dünyaya İslam, bir güneş gibi doğmuştur.
Selam ve Dua ile….