Tarihler boyu Dünyada çeşitli felaketler, vuku bulmuş,
Ve birçok kavim de aşırılıklarından dolayı helak olmuşlardır.
Bizlere düşen bütün bu Felaketlerden ders çıkartmaktır.
Eğer Dünya bu bela ve musibetlerden gerekli dersleri çıkarıp kendilerine çeki düzen vermezlerse, Allah korusun bugün vuku bulan felaketleri başka felaketler takip edecektir.
Maalesef senelerden beri İnsanlık birileri tarafında felakete sürüklenmektedir.
Bu Virüs belası suni olarak çıkarılmıştır diyenlerin sözünü dikkate alarak buradan yola çıkacak olursak.
Malum Dünyayı idare eden Emperyalistler yani günümüz de üst akıl dediğimiz birkaç aile aç gözlülüğünden dolayı bütün insanlığı kendilerine bir nevi köle etmişlerdir.
Şöyle ki geçmiş de malum Dünya iki kutuplu idi, yani Kapitalizm ve de Kominizim ideolojisi tarafından yönetiliyordu.
Komünizm çöktükten sonra meydan Kapitalistlere kaldı,
Her ikisi düzende insanlığa hiçbir huzur getirmedi. Zira her iki sistem de insan mamulüdür, yani akla dayanmaktadır.
Asıl Huzur İslam’dadır, İslam ise Vahye dayanmaktadır.
Yukarıda adını zikrettiğimiz Dünyayı idare eden üst akıl Dünya hakimiyetini ellerinde bulundurmak için kendi aralarında didişirlerken, Olanda tabi mazlum halklara olmaktadır.
Bilindiği gibi Dünyayı idare eden süper güçler veya o Devletlerin devlet başkanları değil.
Bil akis dünyayı idare eden güçlerin Üst akıl dediğimiz aileler tarafından idare edilmektedir.
Bu üst akıl dediğimiz zevat her şeyin Rabbi ve Sahibi olan Cenabı Hakkı tanımayarak, Firavun gibi İlahlık davası gütmektedirler.
Firavun ise Yer yüzünde kibirlenip azgınlık yaptığı için, Cenabı Hak Firavunu ve onun ordularını suya gark etti.
Günümüz müstekbirleri’nin akıbeti de Firavunun akıbetinden farksız olmayacaktır.
“Derken (Firavun) onları, yeryüzünden atmak (kökünü kazımak, yok emek) istedi. (Firavun ve benzerleri, her devirde Müminlere karşı bu davranışları tekrarlamışlardır) Bizde onu be beraberindekileri hep birlikte suda boğduk.”
Isra 103
Bilim adamlarının belirttiğine göre bütün dünyada Korona Virüslerini toplasanız ancak birkaç gram eder, bu birkaç gram Virüs dünyanın adeta altını üstüne getirdi bütün süper güçleri yere serdi.
Dünyada bir yandan açlıktan insanlar ölürken, diğer taraftan bir kısım insanlar maalesef tokluktan ölmektedir.
Allah bunu kabul etmez, bu durum Onun gayretine dokunur. Cenabı Hak zulme mühlet verir ancak asla ihmal etmez, Zira Onun bir ismi “Sabırdır bir diğer ismi de “Şedidul’İkab”dır, yani cezalandırması ve azabı çetin olandır.
Medeniyetin merkezi olarak lanse edilen Batı medeniyeti kan ve göz yaşı üzerinde kurulmuş bir medeniyettir.
Bu medeniyetin gözünde bir damla petrol, bir damla kandan daha üstündür.
Ve nitekim Rahmetli Aliya İzzetbegoviç çok güzel bir şekilde dile getirmiştir.
Bunu hiç unutma evlat. Batı hiçbir zaman uygar olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği, döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur..“
Mamafih asıl medeniyet, Medine de doğup oradan bütün dünyaya yayılan İslam medeniyetidir.
Zira Sevgili Peygamber Efendimiz o bedevi toplumu kısa sürede Allah’ın izniyle medeni bir toplum haline getirdi. Ve o mümtaz şahsiyetler kısa sürede İslam Medeniyetini yani Hakkı ve Adaleti’ güneş gibi dünyaya yaydılar.
Bu koronayla birlik de Süper güçler çaresiz, şirketler zarar etmekte bazı fabrikalar kapanmaktadır,
Belki korona dan dolayı bazı şirketler mal varlıklarını üçe dörde katladılar denilebilir.
Ancak bu dünya onlara da kalmayacaktır, tıpkı Karun’a kalmadığı gibi.
“Nihayet biz onu da sarayını da yer (in dibin) e geçir (i ver) dik. Artı Allah a karşı, kendisine yardım eden bir topluluğu da olmadı. O, kendisini kurtaranlardan da değildi.“
Kasas 81
Emperyalistler son asrımızda milyonlarca insanı katlettiler.
Yirminci asır maalesef bir nevi cinayet asrı oldu.
Cornell Üniversitesi’nde Milton Leitenberg’in (2006) yapmış olduğu “20. Yüzyıldaki Çatışma ve Savaşlarda Ölüm” isimli çalışma insan eliyle işlenen cinayetlerin, katliamların, ölümlerin bir kronolojisini bize şu şekilde sunmaktadır.
Araştırma kimi eleştirilere açık olsa da 20 yüzyıla ilişkin genel bir tabloyu yansıtıyor. Çalışmada iç savaşlarda, sivil savaşlarda ve devletler arası savaşlarda ölen kişilerin istatistikleri sunuluyor. Araştırmaya göre:
Birinci Dünya Savaşı’nda yaklaşık 13 ila 15 milyon,
İkinci Dünya Savaşı’nda yaklaşık 65-75 milyon,
Leitenberg (2006) bütün sonuçların toplandığında 20 yüzyıldaki savaş ve çatışmalarda yaklaşık 136,5 milyon ila 148 milyon arasında insanın öldüğünü belirtiyor.
Ancak dikkat çekici bir husus, 1945 yılında II.Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra “Dünya barışı ve huzurunu korumak amacıyla” Birleşmiş Milletler’in kurulmuş olmasıdır.
Birleşmiş Miletler kuruluşunda kendi misyonunu “Adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği, uluslar arasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluştur” şeklinde tanımlamaktadır.
Halbuki BM’nin kurulmasında sonra tek bir yıl savaşsız geçmemiş ve 20. Yüzyılda ölen insan sayısının yaklaşık 3’te biri bu dönemde ölmüştür. Bu ülkelerde gerçekleşen pek çok katliam ya ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin gibi ülkelerin yerel diktatörlükleri desteklemesiyle ya da bizzat bu ülkelerin eliyle gerçekleşmiştir.
Bilindiği gibi BM. II. Dünya Savaşı’nın galibi ülkeler tarafından, ülkeler arasında meydana gelebilecek anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak ve ileride kendi güvenliklerine yönelebilecek tehditleri ortadan kaldırmak amacıyla kurulmuştur.
Özellikle 1945’ten sonraki tabloda Batılı güçlerin kendi aralarında savaşmayı bırakıp savaşı mustazaf dünyanın kendi içine kaydırdıkları görülüyor.
Osmanlıdan sonra başta İslam toprakları üzerinde ve birçok yerde fitne tohumları ekilerek, insanlar birbirilerine düşürülerek, mazlum halkların kan ve göz yaşları maalesef o gün, bu gündür hiç dinmemiştir.
Ondan önce İslam Asırlar boyu Dünyaya hükmetmiştir, ancak emperyalistler gibi katliamlar yapmamıştır, çünkü İslam mensuplarına bu gibi şeni olayları yasaklamaktadır.
Muhammed Hamîdullah, İslâm’ın insan kanına verdiği değer ve gösterdiği hürmeti şöyle anlatmaktadır:
İslâm elçisi Hz. Peygamber’in idare ettiği savaşlar, geçmişin ve günümüzün diğer birçok savaşı arasında en çarpıcı, en ileri ve en insanî olanıdır. Ekseriya bizzat kendisinin tertip ve teşkil ettiği asker adedinden üç, hatta on kat fazla adette düşmana karşı savaşmış ve neticede, bu harplerin hepsinden fiilen muzaffer çıkmıştır. Onun imparatorluğu, küçük bir şehir devletin bazı dar sokaklarından ibaret olarak başlamış, günde ortalama bir hesapla 274 mil karelik bir süratle genişlemiştir. On sene süren fiili bir siyasi faaliyetten sonra son nefesini verdiği sırada o, iki milyon kilometre kareye yaklaşan bir sahada kurulu bir devlet idare etmekteydi.
Buda Rusya hariç, Avrupa büyüklüğünde ve üzerinde o zaman milyonlarca halkın yaşadığı bu geniş saha, o zaman harp meydanlarında düşman ordu saflarında maktul düşen, takriben 250 insana mukabil fethedilmiştir.
On senelik bu zaman neticesinde Müslümanların kaybı ortalama
150. dir, bu da ayda bir şehit olarak hesaplanır. İnsan kanına verilen bu değer ve hürmetin bir eşine daha insanlık tarihinde rastlanamaz (Hamidullah, 1991: 20-22).
Bu durumda bize gösteriyor ki İslam’ın gayesi İnsanları öldürmek değil bil akis onları yaşatmaktır. Dahası bütün insanları iki Cihan mutluluğuna ulaştırmaktır.
Hz. Peygamber döneminde savunma, tebliğ ve insan temel hak ve hürriyetlerini koruma amaçlı yapılan savaşlarla günümüzdeki emperyalist ve siyonist amaçlı yapılan savaşlar mukayese edildiğin’de yukarıda zikrettiğimiz her iki tabloda bize bütün her şeyi açık bir şekilde göstermektedir.
Hal böyle iken günümüzdeki terör olaylarını nereye koyacağız denilirse, Maalesef zamanımız da İslam terörle birlikte anılır oldu, hal bu ki İslam ile terörün hiçbir alakası yoktur,
Artı adı geçen Terör örgütlerini biz kurmadık, İslami de değildir.
Bilakis Emperyalistler tarafından kurularak ve yine Başta İslam alemi olmak üzere insanlığın başına bela edildikleri her aklıselim tarafından bilinmektedir.
İslam terörle birlikte anılamaz, şiddetle İslam’ın hiçbir alakası yoktur, zira İslam barış dinidir.
Tekrar edecek olursak Terör örgütlerini biz kurmadık. Tarih de İslam aleminin üzerinden silindir gibi geçen, Haçlı seferlerini biz başlatmadık, artı her iki Dünya savaşlarını da biz çıkarmadık,
Ve yine yakın bir zamanda Amerika da İkiz kuleleri vurdular sonra da bu bahaneyle Irak’a girdiler, sonra da iki milyon insanı katlettiler, kazanan ise kendileri oldu yani Kapitalistler ve de onların silah ve inşaat şirketleri oldu.
Birileri adeta ipin ucunu eline geçirmiş, Dünyayı istedikleri yöne çekmektedirler, bu durum böyle devam edemez, Zulüm ile abat olunmaz, ne demişler “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste.”
Velhasıl beşer zulmeder kader adalet yapar,
Ezcümle son zamanlar da vuku bulan korona virüsün neden olduğu süper güçlerin ne denli güçlü olduklarını hep beraber gördük,
Bununla beraber her şeyin sahibi olan Cenabı Hakkın birkaç Gramlık virüsle Dünyayı nasıl terbiye ettiğini de yine hep beraber müşahede ettik.
Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler.
Selam ve dua ile..