Virüs Belası

27. Dezember 2021
Posted in Makale
27. Dezember 2021 Ismail Kilic

Korona virüs, gibi hasatlıklar, felaketler, bela ve musibetler, insanlar için bazen bela, bazen da imtihan (deneme, sınama) sebebi olmaktadır. 

Türkçede musibet anlamına gelen Bela, K. Kerim de daha çok denemek, sınamak, imtihan etmek anlamında kullanılmaktadır.

Daha açık bir ifadeyle Bir Müslüman bela ve musibetler karşısında sabredip haline şükrederse günahlarına kefaret olur, değilse İmtihan olur.

Aksi takdirde bir Müslüman Bela ve Musibetlere sabretmeyip isyan ederse bu gibi sıkıntılar o zaman onun için Bela olur.

“Hani Rabbiniz (size) şöyle bildirmişti: “Andolsun ki eğer şükrü yerine getirirseniz elbette size (nimetimi) artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok çetindir”

İbrahim 7

 “Mü’minin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.“

Müslim, Zühd, 64

Mamafih kul her halukar da Sabrederse her iki durumda da yani gelen bela ve musibet ister kişinin günahından dolayı gelsin isterse İmtihan vesilesi olsun kul için Rahmet olmaktadır.

Onun için Arifler olanların farkında oldukları için “Kahrın da hoş Lütfun da hoş” demişler.

Konuyu biraz daha açacak olursak bela ve musibetler bazen İnsanların aşırılıklarından dolayı gelir bazen de insanlar uyansınlar kendilerine gelsinler diye ders amaçlı veyahut da İmtihan vesilesi olur.

İslam tarihihine baktığımız zaman İslam’ın ilk dönemlerinde Veba hastalığı tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bunlardan biri Amvâs vebasıdır. Adını, ilk defa görüldüğü yer olan Kudüs’ün 33 km kuzeybatısındaki Amvâs’tan alır. 

Urfa’dan Şam’a, oradan Ürdün ve Filistin bölgesine kadar geniş bir coğrafyada etkili olduğunu biliyoruz.

Hicret’in 18. yılında (M. 639) tezahür eden salgında pek çok Müslüman hayatını kaybetmiştir.                                                            İslam orduları baş komutanı yani bugünkü tabirle Genelkurmay Başkanı Ebû Ubeyde b. el-Cerrah’ın 58, yaşında Onun yerine geçen Sahabenin Alimlerinden Muâz b. Cebel’in ise 38 yaşında bu hastalık’dan dolayı vefat ettiğini biliyoruz. 

O gün adı geçen vebadan Ortalama 25 bin Müslüman ölmüştür. Hz. Ömer (r.a) hastalığın etkili olduğu günlerde Şam bölgesine seyahate çıkmıştı. 

Ebu Ubeyde b. el-Cerrâh ile bölgedeki ileri gelen komutanlar kendisini karşılayıp kötü haberi verdiler.                                            Veba hızla yayılmaktaydı, yola devam etmek, ölüme bir adım daha yaklaşmak anlamına gelebilirdi.

Yapılan istişare sonucu Hz. Ömer (r. a.) geri Medine’ye geri dönmek üzere “Sabah yola çıkıyorum. Siz de yola çıkmak üzere hazırlıklarınızı yapın” talimatını verdi.” Bunun üzerine Ebû Ubeyde, “Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” Diye sordu. Hz. Ömer:

“Keşke bunu senden başkası söyleseydi ey Ebu Ubeyd’e!” dedi.

Ömer (r. a.) Ebu Ubeyde’ye muhalefet etmek istemezdi. Sözüne şöyle devam etti.

“Evet Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz.

Ne dersin senin develerin olsa da iki tarafı olan bir vadiye inseler,

Bir taraf verimli diğer taraf çorak olsa, verimli yerde otlatsan Allah’ın kaderiyle otlatmış, çorak yerde otlatsan yine Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın?”

Tam o esnada Abdurrahman bin Avf (r. a.) geldi ve:

“Bu hususta bende bilgi var. Resulullah (s. a. v.) “Bir yerde veba (Bulaşıcı Hastalık) olduğunu işittiğiniz de oraya girmeyiniz. Bir yerde veba ortaya çıkar, sizde orada bulunursanız, hastalıktan kaçarak oradan dışarı çıkmayınız!” (Buhari, Müslim.) buyururken işitmiştim” dedi.

Bunun üzerine Hz. Ömer (r. a.) Allaha hamt etti ve oradan yoluna devam etti. (Buhârî. Tıb, 30)

Hz. Peygamber’in bu hadisi koruyucu hekimlik açısından önemli bir ilkeyi ihtiva eder. Bulaşıcı hastalıkla karşılaşmış olabilecek insan ya da başka canlıların, hastalık etkenini taşımadıkları kesinleşene kadar belli bir yerde alıkonulması anlamına gelen karantinanın önemi açıktır.

Hz. Ömer Medine ye vardığından Ebu Ubeyd’e El-Cerrah’a mektup yazarak  Medine’ye davet ediyor, Ebu Übeyde (r. a.) ise askerlerinden ayrılmak istemediğinden mazeret bildiriyordu.

Hz. Ömer Ebu Ubeyd enin cevabi mektubunu gözyaşları içinde okuyordu. Çünkü bu ümmetin eminini kaybetmek istemiyordu.

Çünkü Allah’ın Resulü onun için: “Her ümmetin bir emini vardır¸ bu ümmetin emini de Ebû Ubeyde b. Cerrah’tır” buyurmuştur.”(Buhari, Müslim)

Tekrar Hz. Ömer mektuba cevaben Ebû Ubeyde’nin salgın bölgesinde kalma isteğini kabul ederken, tavsiyede bulunmayı da ihmal etmiyordu: “İnsanları rutubetli bir yere yerleştirmişsin. Onları havası temiz yüksek bir yere götür.

Ebû Ubeyde vefat edince başkomutanlığa Muâz b. Cebel getirildi. Hastalık yaygınlaşınca Muâz b. Cebel’in arkadaşları bunun bir bela olduğunu söyledilerse de Hz. Muâz, “Allah’ın kullarına acıyıp şefkat ettiği rahmetini, kızdığı bir kavme verdiği azap gibi mi telakki ediyorsunuz? O, Allah’ın size has kıldığı rahmeti ve size mahsus kıldığı şehitliktir. 

Yukarıda da belirtildiği gibi bu Ümmetin Emini Hz. Ebu Ubeyde bu konuda tevekkülü seçmişti, Hak ve Adalet Güneşi Hz. Ömer ise tevekkülü seçmişti.

Bize düşen ise önce tedbir alıp sonra tevekkül etmektir.

Her hâlükârda bir musibet karşısında tövbe ve istiğfar ederek, gerekli dersler çıkararak kendimize çeki düzen vermeliyiz, Yani Allaha yönelmeliyiz şu durum da tecrübe edilmiştir ki ne zaman ki Müslümanlar Maneviyatı arka plana atmışlarsa bir başka değişle Dünyayı Ahiretin önüne geçirmişlerse ardından bir bela veya musibet gelmiştir.

Dolayısıyla Korana virüs için çok şey söylenip yazıldı. Tabii bir virüs, Çin’den geldi veya birileri bilinçli olarak Virüsü çıkardı, sonra da ve yine birileri ilacını hazırladı denilmektedir.

Nerden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin, Cenabı Hakk’ın izni ve müsaadesi olmadan yeryüzünden hiçbir canlı veya cansız şey hareket edemez, Ondan habersiz hiçbir yaprak dalından ayrılamaz, dolayısıyla Cenabı Hak dilemiş bir şeylerde sebep olmuştur.

Her gelen Allah dan gelmektedir. Zira Kâinatın yaratıcısı ve idarecisi odur. 

Herkesin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır. 

İnsanlar hesap yapar Allah karar verir.

En sonun da Hak yerini bulur.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Hangi nedenden veya sebepten gelirse gelsin bize düşen ders almaktır.

Bununla beraber tövbe ve istiğfar ederek bu musibetin kalkması için dua etmektir.

Ve yine bu Virüsle birçok şey öğrendik bunlardan en önemli şeyin Temizlik olduğunu hep beraber idrak ettik, İslam’ın temizlik dini olduğunu biliyoruz bununla beraber 1400 sene evvel çöl hayatında günde beş defa abdest almayı emretmesi çok ama çok manidar değilimdir.

Burada Virüsü kapıp da hasta olan kişi için hasatlığı yenmeyi başardı veya Doktor onu kurtardı, gibi cümleler telaffuz etmek küçük Şirk yani gizli şirk olduğunu hatırlatmış olalım.

Onun yerine Allah’ın izniyle hastalığı yendi veya Doktorlar Onun kurtulmasına vesile oldu demeliyiz.

Tekrar şunu da önemle hatırlatalım ki Allah’ın dilemesi olmadan insana hiçbir sıkını bulaşmaz. Ve yine insana bulaşan bir hastalık yine onun Şafi ismi olmadan bertaraf edilemez.

Daha açık bir ifadeyle biz bu şekilde konuşmalar yapmakla bir nevi Allah’ı devre dışı bırakmış oluruz ’ki: bu da bizim için tehlikeli bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Madem hastalığı yenmek insanın elinde ise niye yakalandı veya doktor kurtardıysa ölen doktorlara ne diyeceğiz, 

Sözün özü her şeyi unutalım ama Allah’ı hiçbir zaman unutmamalıyız, velhasıl kelam bu korona virüsün de  olduğu gibi her zaman ve de her konu da biz tedbirimizi alır takdiri Allah a bırakır ve bu şekilde yolumuza devam ederiz.

Selam ve Dua ile…

, , , , , , , , ,

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Durch die weitere Nutzung der Seite stimmst du der Verwendung von Cookies zu. Weitere Informationen

Die Cookie-Einstellungen auf dieser Website sind auf "Cookies zulassen" eingestellt, um das beste Surferlebnis zu ermöglichen. Wenn du diese Website ohne Änderung der Cookie-Einstellungen verwendest oder auf "Akzeptieren" klickst, erklärst du sich damit einverstanden.

Schließen