Zamanın Kıymeti

12. Juni 2016
Posted in Makale
12. Juni 2016 Ismail Kilic

Asra yemin olsun ki muhakkak insan kesin bir ziyan içindedir. (Yüksek faziletleri dolayısıyla ikindi namazına yahut Peygamberimizin asrı olan sadet çağına veyahut da dehre, sürekli zaman) “Ancak iman edip de salih (sevaplı) amel (ve hareket) lerde bulunanlar hemde birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariçtir.“ (onlar ziyandan kurtulmuşlardır.)  (Asr Suresi.1. 3.)

Hakkı tavsiyede iyiyi doğruyu ve tevhdi, sabrı tavsiyede ise ibadetlere devamı, nefse uymamayı ve ilahi imtihanlara katlanmayı tavsiye vardır. (1)

 

Taberinin Ebu Huzeyfe den şöyle dediğini rivayet etmiştir. “Resulullah (s.a.v.) ashabından iki kişi karşılaştıklarında biri diğerine Asr süresini okumadan, sonra da biri diğerine selam vermeden ayrılmazlardı.” Asr süresi kısa olmakla beraber Kuran’ın özü olarak nitelendirilmiştir. Bu sebeple İmam Şafi Asr süresi hakkında:

“Şayet Kuran’dan başka bir şey nazil olmasaydı. Bu sure insanlara yeterdi. Çünkü o Kuran’ın bütün bilgilerini içine almıştır.”  demiştir.

Müfessir Fahreddi er- Razi şöyle anlatır:

“Buz satan birisi pazarda şöyle bağırıyordu, sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin” “Onun bu sözünü duyunca bu söz Asr suresinin anlamıdır.”  dedim.

İnsana verilen bu ömür bir buz gibi hızla erimektedir.

Eğer bunu ziyan eder veya yanlış yere harcarsa insanın hüsranına neden olur.

Ne yazık ki Said Havvanın belirttiği gibi:

“Müslümanlar günümüzde pek çoğu son iki hususu ( Hakkı ve Sabrı)  ihmal etmekte, ilk iki hususu (İman ve Salih amel) da ise gevşek davranmaktadırlar.”

Cenabı Hakk (c.c.) Furkanı celilinde kullarının nazarı dikkatlerini celbetmek için önemine binaen bazı kıymetli ve değerli şeyler üzerine yemin etmiştir.

Asr süresinde de bilindiği gibi Rabbimiz zamana yemin ederek başlıyor, ve insanların hüsranda, zararda olduğunu ancak dört şeyi yerine getirenleri istisna ederek, bunların da İman, salih amel, hakkı ve sabrı tavsiye olduğunu belirtiyor.

Zamanı değerlendirmemek veya boş yere heba etmek, yani zamanı israf etmek ise  büyük felaketlere sebep olur.

Bundan dolayı da İmam ı Azam Hazretleri:

 “Felaketlerin en büyüğü vakti boşa geçirmektir.”

diye belirtmektedir.

 

Bilindiği gibi bizlere belirli bir ömür verilmiştir. Bir gün gelip bu hayat son bulacaktır. Bu durumda ölülerin hasretini çektiği Zaman bize tanınan ilahi bir fırsattır. Birdaha Dünyaya gelmiyeceğimize göre, o halde bu fırsatı çok iyi değerlendirmeliyiz, yoksa yarın çok geç olabilir. Zaman, hayatın kendisidir.  Zamanı boşa geçirmek, hayatı boşa geçirmek demektir.

İbni Abbas (r.a) dan rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“İki nimet vardır ki, İnsanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır. Sıhat ve boş vakit.”  (2)

Her şeyin telafisi vardır ama zamanın telafisi mümkün değildir.

Günler birbirini takip ederken, ömür bir daha geri gelmemektedir, su misali akıp gitmektedir.

Hz. Ömer (r.a) dört şeyin asla geri gelmediğini bunların da

“Söylenen söz, atılan ok, geçen zaman, kaçırılan fırsat”

diye belirtmektedir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Asr süresinde zamanın önemine dikkat çekidikten sonra kurtuluşun iman, amel, hak ve sabıra bağlı olunduğunu ve bu dört şeyin zaman içinde saklı olduğunu vede bu dört maddenin birbirine bağlı olduğunu görmekteyiz.

Asr suresinde önce zamana sonrada İmana dikkat çekilmiştir. Zira İman bizim için en büyük nimet (vergi) vede paha biçilemez bir değerdir. Binaenaleyhi zaman imanı koruma ve kurtarma zamanıdır, artı dünya ve ahiret mutluluğumuz bize verilen bu değeri korumaya bağlıdır. İman ettikten sonra  sıra onun tezahürü olan salih amele gelmektedir. Yani tekbaşına İman etmek yetmiyor bu imanı korumak ve süslemek için salih ameller işlemek gerekiyor.

 

İbni kesir Asr suresinde geçen “Hak” kelimesini: “ibadetleri yerine getirmek ve haram olan şeyleri terk etmek” diye

Said Havva ise “Kuran ve sünnettir” diye tefsir etmiştir.

Bu manada felaha (kurtuluş ve başarı) erecek insanlar birbirlerine anlatma ve amel etme yönünden kuran ve sünneti tavsiye ederler.

Anlaşıldığı gibi İman etmek, sonra salih amel işlemek yeterli olmadığını,  bununla beraber Hakka tabi olup, hak üzre olmamız, hakka ve hukuka riayet etmemiz gerekmektedir.

Başta Yüce Yaratıcımıza, sonra nefslerimize ve diğer insanlara karşı olan haklara riayet etmek dahası bütün nebatat ve hayvanata vede tüm tabiata karşı sorumluluklarımızı gücümüzün yettiği kadar yerine getirdikten  sonra bunu diğer insanlara tavsiye etmek daha yerinde ve etkili olacağını vurgulamamız gerekmektedir.

En sonunda da bütün bu konularda sabırlı olmak ve sonra sabrı tavsiye etmemiz gerekmektedir. Ancak o zaman hüsrandan kurtulabiliriz, ancak o vakit zamanı değerlendirmiş  olup akabinde bu vesileyle dünya ve ahiret saadetine kavuşmuş oluruz!

Yoksa sadece iman ve ibadetler insanın kurtuluşuna veya zarardan kurtulması için yeterli değildir.

Ve nitekim Ebu Hüreyre (r.a.) den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.):

“Müflis kimdir bilyormusunuz”  diye sordu.

Ashab: „Bizim aramızda müflis parası ve malı olmayan kimsedir“, dediler.

“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, buna zina isnad edip iftira yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki  kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonrada cehennme atılan kimsedir.” (3) buyurdular.

Günlük dilimizde yaygınca kullanılan ve boş işlerle uğraşıldığında sıklıkla söylenen “vakit öldürmek” ifadesi aslında garip bir tezata işaret eder. Gerçek şu ki “vakit öldürmek” mümkün değildir.

Ancak kıymeti bilinmeyen vakit, insanı öldürüp, ömrünü öğüten bir değirmen gibidir.

Ve nitekim Şair bu konuyu en güzel şekilde

“Akil (akıllı) isen gözün aç, tut kulak, şu sözüme.

Bir değirmendir bu dünya öğütür bir gün bizi.”

diyerek dile getirmiştir.

Ve yine zamanın geçmediğinden yakınırız, zaman geçince malum ölüm gelecek. Peki ölüm için ne hazırladık? Ona bakmak gerek, dem bu demdir, an bu andır. Zanman bir an-ı vahiddir, deyip değerlendirmek gerek.

Bu konuda Koca Ragıp Paşa ne güzel demiş:

“Fikr-i müstakbelü maziyi bırak arif isen,  Böyledir hal-i zaman, bir var imiş bir yoğ imiş.”

yani Arif isen geçmiş ve gelecek endişesini bırak, (içinde bulunduğun anı değerlendir). Zira zamanın tabiatı böyledir, bir varmış bir yokmuş (misali geçiverir).

Ne gariptir ki insanlar doğum günleri kutlarlar, ve bir yaşına daha girdiklerine sevinirler, ancak ömür ağacından 365 yaprak daha düştü, ölüm bize bir sene daha yaklaştı diye düşünüp ve zamanı değerlendirme safhasına geçmezler.

 

Eflatun’a (Platon) sormuşlar:

İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışı nedir?

Eflatun tek- tek sıralamış:

“Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele edeler, ne var ki çocukluklarını özlerler.

Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, geri almak için para öderler.

Yarınlarından endişe ederken bu günü unuturlar.

Sonuçta ne bu günü ne yarını yaşarlar.

Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.“

-Peki, sen ne önerirsin dediklerinde:

Bilge yine sıralamış:

„Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın, yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.

Önemli olan; Hayatta en çok şeye sahip olmak değil, En az şeye ihtiyaç duymaktır.“

Son olarak Asr süresinde belirtildiği gibi bize tanınan zaman zarfında ve yine bizlere sunulan dört şeye dikkat edilirse her iki cihanda zarar ve ziyandan kurtuluş ve başarıya ulaşmış oluruz.

 

Mehmet Akif  (r.a) bu süre hakkında şöyle demiştir:

Halıkın na mütenahi adı var en başı “Hakk” Ne büyük şey kul için, Hakkı tutup kaldırmak.

Hani ashabı kiram ayrılalım derlerken

Mutlaka surei Velasrı okurmuş bu neden, Çünkü meknun o büyük surede esrarı felah (kurtuluş) Başta imanı hakiki geliyor, sonra salah Sonra hak sonra sebar. İşte kuzum insanlık dördü birleştimi yoktur sana hüsran artık..

 

Selam ve Dua ile

Allah a emanet olunuz…

 

 

 

—————————

1- Feyzu l Furkani

2- Buhari, Tirmizi, İbni Mace.

3- Müslim, Birr 59. Tirmizi. Kıyamet. 2.

 

 

 

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Comment (1)

  1. Fakir

    Allah razi olsun efendim..ZAMAN kelimesinin tersden okunusunun NAMAZ olmasini hep manidar bulmusumdur..

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Durch die weitere Nutzung der Seite stimmst du der Verwendung von Cookies zu. Weitere Informationen

Die Cookie-Einstellungen auf dieser Website sind auf "Cookies zulassen" eingestellt, um das beste Surferlebnis zu ermöglichen. Wenn du diese Website ohne Änderung der Cookie-Einstellungen verwendest oder auf "Akzeptieren" klickst, erklärst du sich damit einverstanden.

Schließen