İnsan ve İnsanlık

6. April 2022
Posted in Makale
6. April 2022 Ismail Kilic

İnsan: (A) Akıl ve fikir sahibi, konuşarak anlaşan yaratık, âdem oğlu, Olgun kişi, (mec.) İyi huylu ve Ahlaklı kişi, 

İnsanlık: İnsan olma hali, insana yakışan hal ve davranış,

(Büyük Türkçe Sözlük. D. Mehmet Doğan.)

Kök anlam itibarıyla insan kelimesi “Nissan” (unutkanlık) ve “Ünsiyet” (dostluk, yakınlık ve muhabbet) anlamını içermektedir.

Sözlük anlamında da anlaşıldığı gibi İnsan Melek ile Şeytan arasında bir yaratık olup eşrefi mahlukattır. Yani İnsan yaratılmışların en şereflisi olarak kabul edilmektedir.

Binaenaleyh İnsan şerefine yakışır bir şekilde hareket etmelidir.

İlk insan Hz. Âdem aynı zamanda ilk Peygamber. Topraktan yaratılmıştır. Dolayısıyla insan oğlunun aslı topraktır, aslının gereğini yerine getirmelidir yani toprak gibi yararlı ve faydalı olmalıdır.

Âdem kelimesinin epeyce manası olduğu gibi insan ve toprak manalarını da ihtiva etmektedir.

Âdem kelimesi, Ademden geldiği ifade edilmektedir.

Baştaki Anın üzerinde (a^) uzatma işareti bulunmaktadır.

Aksi halde yokluk manası taşır.

Yani A kelimesini uzatarak söylediğimiz zaman insan,

A harfini uzatmadan söylediğimiz zaman yokluk manasına gelmektedir.

Her iki telaffuzda doğru, biri insan, diğeri ise dünya hayatında yokluk ve fani olduğunu göstermektedir.

Anlaşıldığı gibi tekrar edecek olursak, Âdem kelimesi aynı zamanda yokluk manasına geldiğine göre buradan yola çıkacak olursak, İnsanoğlu Bu Dünyada kalmak için değil öbür Dünyaya yani Ahirete göçmek için gelmiştir, dolayısıyla her şey gelip geçicidir önemli olan insanın kendisine faydası dokunan daha doğrusu kalıcı olan güzel ameller işlemesidir.

Burada şunu ’da hatırlatalım İslam’ın ve de Aklı selimin sevip tasvip ettiği her şey güzeldir, mamafih Allah için yapılan her amel, iş ve eylem Onun rızası gözetilerek yapılırsa aynı zamanda ibadet olur.

Bu vesileyle insanın dünyasını değiştirdikten sonra, Allah ondan razı olsun, iyi bir insandı dedirterek arkasından Fatiha okutması, yani arkasından güzel bir intibah bırakması güzel bir olgudur.

Maalesef günümüzde başta batı toplumları olmak üzere ve de diğer toplumlar egoist bireyler oldu, yani sadece kendisini düşünür durumuna geldi, bu vesileyle baha biçilmez olan insanlık denilen değeri öldürdüler.

Hâlbuki ki kişinin kendisi için istediği şeyi başkası içinde istemesi hem İnancın hem de insanlığın gereğidir ve Nitekim Resulullah (s.a.v.) “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” (Buhârî, Îmân 7. Müslim, Îmân 71-72. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 59. Nesâî, Îmân 19, 33. İbn Mâce, Mukaddime 9)

Yukarda da belirttiğimiz gibi maalesef günümüz de insanlık insanlığı öldürdü, İnsanlığın ölmesi demek her şeyin ölmesi demektir, bir başka ifadeyle İnsanlığın ölmesi hayatın durması demektir, aslında maddi ve manevi sıkıntılarımızın sebebi de insanlığın ölmesinden kaynaklanmaktadır.

Binaenaleyh Dini, dili, ırkı ne olursa olsun eğer dünyada vuku bulan savaşlarda her gün onlarca insan ölürken, insanlık buna duyarsız kalıyorsa, insanlık ölmüş demektir.

Bu savaşlarda yaralanan insanlar görmezlikten geliniyorsa, yetim çocukların çığlıkları duyulmuyorsa, İnsanlık ölmüş demektir.

Eğer dünyada milyonlarca insan aç susuz sabahlıyorsa, insanlık buna aldırış etmiyorsa, insanlık ölmüş demektir.

Ve yine dünyada milyonlarca insan vatanını terk ederek çeşitli ülkelerde sıkıntı içinde hayatını idame ettirmeye çalışırken

İnsanlık bu duruma aldırış etmiyorsa, insanlık ölmüş demektir.

Bunun gibi misalleri çoğaltabiliriz.

Maalesef günümüzde insani ve manevi değerler hiçe sayılarak

Her şey maddeye (paraya) endekslendi, yani çıkar ve menfaate bağlanmış, hiçbir şey karşılıksız yapılmıyor, Dolayısıyla parasız bir iş düşünülmemektedir.

Hâlbuki ki Eskilerde bir insana işin düştüğü zaman oda o işi severek yapardı, karşılığında para teklif ettiğinde almazdı, İnsanlık öldü mü derdi.

Aslında yapılan iyiliğe karşılık teşekkür bile beklememek lazım zira yapılan iyiliği ve de yapılmasını nasip eden Cenabı Haktır, dolayısıyla karşılığını Allah’tan beklemek lazım bunula beraber yapılan iyilik veya İnsanlığın yapılmasına sebep olan kişiye de teşekkürü etmek gerekmektedir. Ve nitekim Ebû Hureyre (r.a.)’nin rivayet ettiği bir hadiste, Allah Rasûlü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara teşekkür etmeyen, Aziz ve Celil olan Allah’a da şükretmez.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/258)

Tarihler boyunca hiçbir zaman toplumlar bu kadar dejenere olmamıştı Cahiliye Araplarında bile istisnalar hariç birçok insani ve manevi değerlerin olduğunu görmekteyiz, örneğin cömertlik, ahde vefa, dürüstlük ve diğer bazı iyi özelliklerini görmekteyiz ve bu gibi özelliklere sahip olanlar cahiliye toplumu tarafından övülmüştür.

Buna dair örnek verecek olursak Hz. Peygamber (s.a.v.) in hicretinden önce Hz. Ebubekir (r.a.) yol için satın aldığı iki deveyi, üçüncü gecenin sabahında Sevre getirmesi için kılavuz Abdullah b. Uraykit’ e teslim ediliyor.

Adı geçen kılavuz bu develeri alıp götürebilirdi bunu yapmıyor o sadece kendisine verilmesi söylenen yol parasıyla yetiniyor yani aç gözlülük yapmıyor, dahası Müşrikler Hicret esnasında Peygamberimizi ve Hz. Ebubekir’i ölü veya diri getirene 100 er deve vermeyi vaad ediyorlar, Abdullah b. Ureykit Peygamberimizin ve yol arkadaşı Hz. Ebubekir’in yerini göstererek veya haber vererek 200 devenin sahibi olabilirdi, Müslüman olmamasına rağmen buna tenezzül etmiyor.

Günümüzde bazı insanların basit bir menfaat karşısında eğilirken, hicret olayında vuku bulan bu olay, Cenabı Hakkın Resulünü koruması yanında adı geçen Kılavuz’un bu hareketi her türlü takdirin üstündedir.

Hal böyle iken her şeye rağmen ümit var olmak lazım, İnşallah başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanlık bir gün yeniden aslına rücu edecek, ölen insanlığın yeniden dirilmesine sebep olacaklardır.

 

Şu da bir gerçek ki günümüzde birileri insanlığı öldürürken, birileride ne yazık ki bu işi istismar etti. Yani iyilik karşısında kötülük gören insan iyilik yapmaz oldu, ancak ne demişler “İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir.” Bu Atasözünde’de anlaşıldığı gibi Karşılık beklemeden iyilik yap, iyilik yaptığın kişi bu iyiliği bilmezse, yani nankörlük yaparsa, Allah yaptığın bu iyiliği bilir sana karşılığını her iki cihanda verir, bu vesile ile sende bu güzel davranışından dolayı bir iç rahatlığı duyarsın

Aslında iyilik yaparken yanlışlıkta burada kendisini gösteriyor, yani yapılan iyilik ve İnsanlık Allah için değil de desinlere veya karşılık beklemek için yapıldığı için problemler oluyor, hâlbuki ki iyilik yapan kişi yaptığı iyiliği- insanlığı Allah için veya insanlık

Adına yapsa hiçbir problem olmaz. Dolayısıyla iyilik yaptığı kişinin nahoş bir hareketine karşın o kişiyi nankörlükle suçlayarak başa kakmak durumu da olmaz.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi birileri maalesef iyilikleri suistimal ediyor şöyle ki zamanın birinde Bir atlı yolculuk yaparken, yolda birinin oturduğunu görüyor. Selam verdikten sonra niçin oturuyorsun diye soruyor, O kişide ben hastayım yoluma devam edemiyorum diye cevap veriyor. Atlı attan inerek insanlık öldü mü? Diyerek atına bindiriyor. Hasta adam ata bindikten sonra atı alıp kaçırıyor, at sahibi bunun bir oyun olduğunu anladığında adamın arkasında şu serzenişte bulunuyor “Ben kaçırılan atıma acımıyorum, yaptığım insanlığa acıyorum, çünkü bundan böyle hiç kimseye iyilik, yani insanlık yapamayacağım diye hayıflanıyor.”

Her şeye rağmen insanlık yapmak azım, yani insanlık denen değeri öldürmemek lazım, Tıpkı Ziya Paşanın dediği gibi “İnsana sadakat yaraşır görse ‘de ikrah, Yardımcısıdır, doğruların Hazreti Allah.”

Vesselam….

, , , , ,

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Durch die weitere Nutzung der Seite stimmst du der Verwendung von Cookies zu. Weitere Informationen

Die Cookie-Einstellungen auf dieser Website sind auf "Cookies zulassen" eingestellt, um das beste Surferlebnis zu ermöglichen. Wenn du diese Website ohne Änderung der Cookie-Einstellungen verwendest oder auf "Akzeptieren" klickst, erklärst du sich damit einverstanden.

Schließen