İlmin Önemi 1

17. Mai 2016
Posted in Makale
17. Mai 2016 Ismail Kilic

Bilindiği gibi İslam okumaya çok önem vermektedir. Çünkü İlmin ve bilimin dahası öğrenmenin yolu Okumaktan ve yazmaktan geçmektedir.

Ve nitekim İslamın ilk emri Okudur. Bu konuda Cenabı Hakk (c.c.)  Alak suresinin ilk beş ayetin de “Yaratan Rabbinin adıyla (Rabbin adına sana okunan şekliyle) oku ( ve bildir insanlara.) O insanı bir alak tan (rahim duvarına asılmış zigottan / aşılanmış yumurtadan ) yarattı. Oku, İnsana bilmediğini öğreten. Kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin en büyük kerem sahibidir.” (Alak. 1.5.) buyurmaktadır.

Hz. Peygamber okuma yazma bilmemekle beraber, Arap müşriklerinde okuma yazma vardı. Hatta şiirlerinde ki edebi sanat üst seviyede idi. Fakat öğrenimlerinin temelinde  “Bismil-Lat vel- Uzza”  (Lat ve Uzza adına) gibi putlarını anma. Onları yüceltme ve onlar adıyla okuma vardı. Alak suresinin bir numaralı ayeti kerimesiyle artık putlara ve onları yüceltme adına değil, Allah’ın yüceliğini hakim kılma ve O’nun adıyla okuma inkılabı yapılmış oldu. Burada mef-ul  (nesne / okunacak şey ) kaldırılmış olduğundan rızasına uygun bütün okumalarıda içine almaktadır. İnsanın aklını, düşüncesini aydınlatan fen bilimleridir. Gönlünü, duygularını aydınlatan ise din ilimlerdir. Sadece fen bilimleri ile beslenen insan genelde hile, şüphe ve çıkarcılığa yönelir. Ancak din bilimleriyle birlikte insan yücelir, mutluluğa erer.

(Feyzul Furkan)

Allah (c.c.)’in emriyle Cebrail (a.s.) Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’e Nurlu Hirada  „Oku!“ diyerek, Alak suresinin ilk beş ayetini getirerek okudu.

Cebrail (a.s.)’ın yanıda yazılı bir müsvedde veya bir metin yoktu. Olsa bile gece idi, artı Peygamber Efendimiz okuma bilmiyordu.

Malum İslamın ilk emri olan Okumaktan kasıt başta herşeyin Rabbi ve Sahibi Cenabı Hakkın Kelamı olan Furkanı Celili okumak, anlamak, ve onunla amel etmek demektir.

Okumak tan maksat Alak suresinin ilk ayetlerinde de belirtildiği gibi İnsanoğlunun yaratılışını düşünüp, diğer İnsanlara karşı büyüklük taslamayıp, Yüce Yaratıcısını tanıyıp, O’na boyun eğerek haddini bilmesi demektir.

Onun için “İslamın şartı beştir, altıncısı haddini bilmektir.” demişlerdir.

Bir başka ifade ile Okumaktan maksat bir insanın adam olması demektir. Yoksa adam olmadıktan sonra kişinin okumasıda tahsil yapmasıda hiç bir işe yaramaz. Bundan dolayı, Yunusumuz “İlim ilim bilmektir. İlim kendini bilmektir (adam olmaktır). Sen kendini  bilmezsin, Ya nice okumaktır.”  diyerek bir gerçeği dile getirmiştir.

Okumaktan maksat insanın kendini tanıması demektir, dolayısıyla Yaradanını bilip O’na kul olmasıdır. Bu bağlamda “Men arafe nefsehu, fekad arafe Rabbehu”.  Kendini tanıyan Rabbini tanır, demişlerdir.

Okumaktan kasıt Kainatı okumaktır. Yani Evrene ibret nazarıyla bakıp, Yüce Yaratıcının azametini kavramasıdır. Daha açık bir ifadeyle Ezanlarda ve Namazlarda getirilen tekbirler (Allahu Ekber-Allah en büyüktür)’in sırrına mazhar olamaya çalışmak demektir.

Okumak demek, İslamın ve Selim Aklın kabul edip tasvip ettiği faydalı Kitap, Gazete ve Dergileri okumak anlamak, öğrenmek, dinlemek, bilgi sahibi olmak. Dünyada neler oluyor? İslam ve İnsanlık Alemi üzerinde ne gibi oyunlar oynanıyor? Bütün bunlardan haberdar olmak demektir.

Velhasılı kelam okumaktan kasıt Nakli: (Tefsir, Kelam,Hadis, Fıkhı) gibi İlimleri,  Akli: (Matematik,Tıp, Edebiyat ve Mantık) gibi ilimleri okumaktır.

Burada konuyu bir nebzecik açacak olursak İslamın ilk dönemlerinde Nakli ilimler dallara ayrılmadan önce bütün ilimlere fıkhı deniliyordu. Akli İlimlerede Fen ilimleri denilmekte idi. Önemine binaen şunuda hatırlatacak olursak, İnsanlık için yaralı ve faydalı olan bütün İlimler. İslamidir ve İnsanlığın ortak malıdır. Nakli ve Akli ilimler birbirini tamamlamaktadır.

Maalesef Osmanlının son dönemlerin de birileri Müslümanları geri bırakmak için, bir müslümanın Fen ilimlerini okuması doğru değildir diyerek, Medreselerde kasıtlı olarak, bu ilimleri kaldırmışlardır. Bunun üzerine Batı dev adımlarla ilerlerken müslümanlar geri kalmışlardır. Osmanlı bunun farkına varmış, işi düzeltmek istemiş, ancak düzeltemeyince de medreselerin karşısına Mektepler açarak bu açığı kapatmak istemiş ama buna da ömrü ne yazık ki vefa etmemiştir.

Daha sonra bazı mihraklar Osmanlıyı yıkıp topraklarını bölüştüler. Arap harfleri bizi geri bıraktı diyerek Harf devrimini gerçekleştirdiler. Aslında harf devrimini kalkınmak için değil de, Kurandan ve İslamdan Müslümanları uzaklaştırmak için yapıldığı bilinmektedir.

Ve nitekim, M. Kemal Paşa: -Evet Karabekir, Arap oğlunun yaverlerini (saçmalıklarını) Türk oğullarına öğretmek için Kur’an-ı Türkçeye çevirtireceğim. Ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…

(Kazım Karebekir Anlatıyor” – Uğur Mumcu 23. Baskı Aralık Bölüm On Sayfa: 85-87)

Harf devrimi onlar için önemliydi çünkü bir Milletin Dinini değiştirmek için o Milletin Dilini değiştirmek gerekiyordu.

Zaten onlarda gerekeni yaptılar. Buna dair küçük bir misal verecek olursak, Ezanın türkçeleştirmişler, “Hayye alel Felah- Haydin kurtuluşa” cümlesine gelince anlaşılmasın diye veya Namazın bir kurtuluş olduğu bilinmesin diye Haydin kurtuluşa diyeceklerine Haydin Felaha demişler.

Evet, o gündür bu gündür yapmadıkları zulüm kalmadı. Öyle ki zulmün bini bir para oldu, yapılan bu zulümleri  Şair “Haccacı Zalimin zulmü derya (deniz) ‚yı doldurdu bu günki zulmün katre (damla)’si olmaz.” diye dile getirmiştir.

Ve yine Allah Rahmet etsin Malcolm X de yapılan zulümleri görünce haklı olarak şöyle haykırmıştır. “Önce gözlerimizi oydular, daha sonra göremiyoruz diye bizi suçladılar.”

Evet Malcom X’in dediği gibi önce gözlerimizi çıkardılar sonrada karşımıza geçip bizimle dalga geçtiler. Önce bizi sömürerek geri bıraktılar sonrada gerici, yobaz diye bizimle alay ettiler. Bütün İslam Alemini tarumar ederek, Vatanlarını yakıp-yıkarak şehir ve kasabalarını viraneye çevirdiler. Akla ve hayele gelmeyen oyunlar kurgulayarak  günümüzde olduğu gibi çeşitli örgütler kurarak, onunla İslamı karaladılar.

Sonrada işte İslam budur diye insanları inandırmaya çalıştılar.Ne diyelim onların bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır elbet. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.

Bu gün Ümmeti Muhammedin başına gelen bütün bu bela ve musibetler ne yazık ki İslamın ilk emri olan Oku emrine uyulmadığından kaynaklanmaktadır. Tarihler boyunca Okuyan, okumaya önem veren, İlme ve bilime değer veren Devletler ve Milletler kalkınmışlardır. Okumayan, okumaya değer vermeyen, İlmin ve bilimin kıymetini bilmeyen Milletler ve Devletler ise maalesef günümüzde olduğu gibi geri kalmışlardır.

Okumayan toplumlarda cehalet olur.

Cehalet ise her kötülüğün başıdır.

Cehalet derken okuma yazma bilmeyene cahil denmez. Okuma yazma bilmeyene “Ümmi” denilir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Peygamber Efendimiz de Okur yazar değildi, bununla beraber bazı Alimler Peygamber Efendimizin son dönemlerde Okumayı öğrendiğini belirtmektedirler. Daha doğrusu Allah (c.c.) O’na öğretti. Bu da Muahal (olmaz, gerçekleşmesi olanaksız.) değildir.

Asıl cahil haddini bilmeyen, Halka yukardan bakan, Hakkı kabul etmeyen vede Halıkını tanımayana cahil denilir. Buna en iyi örnek İslamiyetin gelişmesini engellemeye çalışan Müslümanlara işkence edip onların mallarına  ve canlarına kast eden, Ebu Cehildir. Ebu Cehilin asıl adı Amr bin Hişamdır. Mekkenin liderlerinden olup “Ebu Hakem” yani bilgeliğin babası – Her şeyi bilen olarak bilinirdi. Peygamberimizi yalanlayıp iftiralar atması ve K.Kerimin emirlerini  inkar etmesinden dolayı müslümanlar Amr bin Hişama küfrün ve inkarcılığın önderi anlamında “Ebu Cehil” -Cehaletin babası demişlerdir.

Ve yine Cenabı Hakk (c.c.) Okumanın, öğrenmenin önemini belirtmek için şöyle buyurmaktadır. “Nun. Kaleme ve (onunla) yazılanlara andolsun.” (Kalem. 1.)

“Nun” Bir görüşe göre heca harflerindendir. Manasını ancak Allah bilir. Bu heca harflerine  mana verme cihetine gidenler ise daha çok “hokka- mürekkep” kelimesi ile manalandırmışlardır. Böylece burada ki  yemin hokka ile kaleme ve kalemle yazılanlara (sayfalar) yapılmış olmaktadır. Bu sureden önce nazil olan Alak suresinde de okumaya dikkat çekilmiş olması bu manayı kuvvetlendirici görülmektedir.

Görüldüğü gibi Kalem suresinin ilk ayetlerinde de hokka ve kalem gibi yazı malzemeleri ve bunlarla yazılan kitap vs. üzerine yemin edilmek suretiyle okuma yazmanın ve ilmin kıymetine dikkat çekilmiştir.

(K.Kerim ve Türkce Açıklamalı Tercümesi. Cidde.)

 

Kısa ve öz  olarak, İlk inen Alak suresinin ilk beş ayetinde Oku diye başlıyarak beşinci ayetinde ise Kalemden bahs edilmesi, Artı nuzul sırasına göre İnen, ikinci surenin isminin Kalem olması vede bu surenin birinci ayetinde mürekkep ve Kaleme dikkat çekilmesi cidden çok manidardır.

Bütün bunlar bize İslam Dinin Okumaya, öğrenmeye dolayısıyla İlme ve Bilime nedenli kıymet verdiğini göstermektedir.

Selam ve Dua ile.

 

, , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Durch die weitere Nutzung der Seite stimmst du der Verwendung von Cookies zu. Weitere Informationen

Die Cookie-Einstellungen auf dieser Website sind auf "Cookies zulassen" eingestellt, um das beste Surferlebnis zu ermöglichen. Wenn du diese Website ohne Änderung der Cookie-Einstellungen verwendest oder auf "Akzeptieren" klickst, erklärst du sich damit einverstanden.

Schließen